Adana escort Ankara escort Bursa escort Antalya escort İzmir escort Mersin escort Samsun escort Gaziantep escort Eskişehir escort Bodrum escort Denizli escort Kayseri escort Konya escort Kuşadası escort Alanya escort İzmit escort Kocaeli escort Malatya escort Diyarbakır escort escort Beylikdüzü escort Ataköy escort Bakırköy escort Avcılar escort Şirinevler escort Bahçeşehir escort Merter escort Mahmutbey escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Küçükçekmece escort Başakşehir escort Halkalı escort Esenyurt escort Sarıyer escort Bahçelievler escort Yenibosna escort dubai escort girl krypton escort seks hikayeleri sex hikayeleri sex izle porno izle paply.org
Abdurrahim Karakoç Mihriban, Mihriban Türküsü, Mihriban Türküsü Hikayesi, Mihriban Türküsü Sözleri, Unutursun Mihribanım Sözleri, Unutursun Mihribanım Hikayesi
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi gören şair ve yazar Abdürrahim Karakoç vefat etti. Karakoç’un arkasından yazılmış en güzel aşk şiirleri kaldı.. Belki de en çok bilineni Mihriban’dı.. Mihriban, Musa Eroğlu’nun sesiyle özdeşleşti.. Büyük bir aşkın arkasından edilmiş en güzel sözlerdi Mihriban’ın sözleri.. “Saf ve temiz bir aşktı” diye açıklıyordu Karakoç Mihriban’ın hikayesini.. “Lambada titreyen alev üşüyor” dizesi çıkar mıydı yoksa..
Neşet Ertaş Zahide’nin Gerçek Hikayesi..
Karakoç’un ardından, yeni nesilin pek bilmediği Karakoç’a, iki ölümsüz şiir yazdıran Mihriban’ın hikayesini sizlerle paylaşalım istedik..
Mihriban şiirinin yazarı Abdurrahim Karakoç gençlik yıllarında delice aşık olur ve bir o kadar da sevilir… Niyetleri evlenmektir ama kız tarafı bütün sürekli “hayır” demektedir bu işe… Velhasıl bu sevdadan vazgeçilir…
Aradan yıllar geçer… Birgün Abdurrahim Karakoç’u bir arkadaşı ziyarete gelir.. Ve Karakoç’a, yolda, onun eski sevgilisi ile karşılaştığını, biraz sohbet ettiklerini, ve hanımın evlenmiş olduğunu söyler… Arkadaşı yanındayken hislerini pek belli etmese de, o gittikten sonra Abdurrahim Karakoç oturur ve duygularını dizelere döker..
O dizeler Musa Eroğlu’nun notalarıyla yıllar sonra müziğe döküldü.. İşte o beste bu toprakların mozaiğini ortaya çıkaran bir gerçekliği de barındırıyordu içinde.. Ülkücü geçmişiyle bilinen Karakoç’un eşsiz dizelerini Mersin’in yörük Alevilerinden olan Musa Eroğlu bestelemişti.
Hikayeyi verdiği bir röportajda anlatan Karakoç, “O aşk, masum bir aşktı. Güzel bir aşktı. Bırakalım öyle kalsın. Ne adı Mihriban, ne saçları sarı…” demişti.
Sarı saçlarına deli gönlümü,
Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.
Bu eşsiz duygu yoğunluğu olan dizelerle aşkın gücünü anlatan şairimiz, Mihriban’dan aldığı “Unutmak kolay değil” başlıklı mektup üzerine, şiirin devamını yazıyor…
Unutmak kolay mı? deme,
Unutursun Mihribanım.
Oğlun, kızın olsun hele,
Unutursun Mihrabanım..
Karakoç’un Platform dergisine verdiği röportajda Mihriban’ı ve hikayesini böyle anlatmıştı..
Bazıları “Gerçek mi” diyor. Gerçek diyorum. Ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban.
O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum. Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. “Lambadaki alev üşüyor” çıktı.
1960…
Yo olmadı. Seviyordum. Olmadı. Ayıp olur şimdi adını söylemem. Törelerimize aykırı. İkinci birMihriban şiirim var. Biliyorsunuz. “Unutmak kolay unutursun Mihriban” diye… O da öyledir. Bunlar hep gerçeğe dayalıdır. Güzel tertemiz bir sevgiydi, tertemiz de bir ayrılma oldu.
Bilmiyorum. Zaten benim memleketlim de değildi…
Onu da bilmiyorum… Sivas’ta bir televizyona çıktım. Telefon bağlantısı var. Bir hanım çıktı, “Abi o yaşıyor mu” dedi. “Bilmiyorum” dedim. “Nasıl bilmiyorsun” dedi. “Bilmiyorum işte” dedim. O bayan, “Eğer yaşıyor da, bu türküyü dinliyorsa, Allah ona yardım etsin” dedi. Hanımların dayanışması işte! Yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum vallahi.
Bazen aklıma düşüyor. Ben unutursun diyorum ama, insan hiçbir zaman unutamıyor… O bir mektup üzerine yazılmıştır. Benim gönderdiğim bir mektuptan dolayı bir cevap aldım. “Unutmak kolay mı” başlığı mektubun. “Unutmak kolay mı deme/Unutursun Mihriban’ım” diyorum. “Düzen böyle bu gemide/Eskiler yiter yeni de/Beni değil, sen seni de unutursun Mihriban’ım” dedim… Allah o hallere düşürmesin, insan kendini de unutur…
Yok. Mihriban’dan başka aşkım olmadı.
Valla ne bileyim, sıradan insanlara benzer birisiydi
Saçı da sarı değildi…
Gerçek yaşanıp, yazıldığı zaman okuyucu kendini bulur. Bu yüzden diyorum ki, bence herkesin hayatında bir Mihriban var…
Beste de güzel olup güfteyle örtüşünce daha bir güzel oluyor… Bunlar birbirini tamamlayan şeylerdir. Bestelendikten sonra herkes hayret etti. “40 senedir okuyorsunuz” dedim. Ama bestelenince daha güzel oldu.
Bilmiyorum, görmek de istemiyorum. Değişmiştir şimdi. Ben onun nazarında değiştim, o benim nazarımda değişti. Niye görelim? Öyle kalsın ya… İnsanların gönülde kalması, gözde kalmasından daha iyidir.