Allah Rızası Nasıl Kazanılır? Allah’ın Sevgisini Nasıl Kazanabiliriz?
Ne yaparsak Allah bizden razı olur? Benzer bir suali Hz. Musa, Allah’a sormuştu. Allah, “Onlar benden razı olurlarsa, ben de onlardan razı olurum” buyurdu. Yani başına gelen belalara katlanmak, ona buna şikâyet etmemek, Allah’tan gelen her şeye razı olmaktır. Allah’ın rızasını da kazanmak demektir.

Allah Rızası Nasıl Kazanılır?
Allah Rızası Nasıl Kazanılır? Müslüman bir insanın hayatının temel hedeflerinden biridir “Allah’ın rızasını” kazanmak. “Rıza” sözlükte; “hoşnut ve memnun olmak, tasvip etmek, beğenmek” manasını taşır. Kur’an’da ve hadislerde istek kavramı üzerinde kıymetle durulur, müminler Allah’ın isteğini kazanmaya teşvik edilir ve istek mertebesine ermenin en büyük memnunluk olduğu söz edilir. “Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’tan razı oldular” mealindeki ayetler ise Allah ile kul ortasındaki istek halinin karşılıklı olduğunu gösterir.
HZ. EYÜP’ÜN HASTALIKLA İMTİHANI
Peki Allah kuldan, kul Allah’tan nasıl razı olur? Ayet ve hadislerde Allah’ın kullarından razı olması için, O’nun beşerler hakkındaki takdirine istek göstermesi, hep hamd ve şükür hâlinde bulunması formunda bir sonuç çıkar.
Dünya, bir imtihan yeri olduğu için, hayat ebediyen zorluk ve lütufların gel gitleri içinde devam eder. Peygamberler, bu imtihanları nasıl kazanabileceğimiz konusunda, en büyük örneklerimizdir. Meselâ Hz. Eyüp’ün (as) yaşadığı birbirinden ağır imtihanlar sonucunda serveti, evladı ve sıhhati masraf. Lakin o, şikayet etmek yerine, hep Cenâb-ı Hakk’a hamddedip şükreder. Rabbine olan istek ve teslimiyetinden en ufak bir taviz vermez. Onun hâline dayanamayan hanımı, “Sen bir peygambersin, duan makbuldür. Dua et de şifaya nail ol!” dediğinde ise Hz Eyüp şöyle yanıt verir, “Hanım! Allah bana seksen sene sıhhat verdi. Hastalığım ise henüz o kadar olmadı. Ancak birkaç senedir muzdaribim. Cenâb-ı Hak’tan sıhhat talep etmeye utanırım!”
Hz. Eyüp bütün bu şiddetli imtihanlar karşısında sergilediği istek hali sebebiyle Cenab-ı Hakk’ın “Ne güzel kul” iltifatına mazhar olur.
HZ. SÜLEYMAN’IN VARLIKLA İMTİHANI
Diğer yandan, insanlık tarihi boyunca, dünya serveti ve saltanatı bakımından hiçbir insanın, Hazret-i Süleyman’ın (as) düzeyinde olması mümkün değildir. Lakin dünya nimetleri, Hz. Süleyman’ın gönlünü meşgul etmez. Sahip olduğu güç ve kudret, onun tevazu ve konusunu bozmaz. Tersine ebediyen: “Ben fakirim. Fakire, fakirlerle ülfet etmek yaraşır!” diyerek; hamd, şükür, istek ve tevazu halinde yaşamıştır. Bu hali sebebiyle o da Cenâb-ı Hakk’ın “Ne güzel kul” iltifatına mazhar olur.
DARLIĞA DA VARLIĞA DA RAZI OLMAK
Bu örneklerden de anlaşıldığı üzere Müslüman darlıkta ve zorlukta isyan etmeyerek sabır silâhına sarılmalıdır. Varlıkta da şımarmayıp taşkınlıktan sakınmalıdır. Böylelikle Allah’ın isteğini kazanabilir.
Allah’ın sevdiği ve razı olduğu kulu gökte melekler, yeryüzünde beşerler sever. Müslümanın istek halinden diğer buyruklara uyup yasaklardan kaçınması, hayırda yarışı ve takva sahibi olması da gerekir.
Ayrıca Fahr-i Kainat Efendimiz de bize şu yol haritasını veriyor: “Allâh’ın râzı olduğu üç kişi var. Birincisi gece teheccüde kalkan kişi, ikincisi namaz için saf duran mü’minler, üçüncüsü de düşmana karşı saf tutan mü’minler.”
Mehir Nedir? Mehir Kaç Çeşittir? Nikahın Şartları Nelerdir?
İNSAN GÜZEL OLANI BİLEMEZ
Kulun Allah’tan razı olması ise; Rabbinin kaza, mukadderat ve kararına iç hoşnutluğuyla, yüzünü ekşitmeden teslim olması, buyruklarına boyun eğmesi, O’na gidecek ve götürecek yollarda ısrar ve istikrar göstermesi, yaptığı ve razı olduğu işleri diğerlerinin da onun üzerinde görmesi ve beğenmesidir.
Nihayetinde insan; neyin güzel, neyin berbat olduğuna, nefsinin hoşlanıp hoşlanmamasına nazaran karar vermemelidir. Cenâb-ı Hak, “…Sizin için daha hayırlı olduğu hâlde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu hâlde bir şeyi sevmeniz de mümkündür…” buyurur. Bu sebeple ölçü her vakit, Allah’ın isteği olmalıdır. Kul, değişen kurallar altında hep tevekkül ve istek üzere bulunmaya uğraş etmelidir.
ALLAH’IN İSTEKLE İLGİLİ CEVABI
Hz. Musa’nın, Çeşit Dağı’ndaki duasında geçen bir kıssa bize Allah’ın isteğinin yolunun kulun isteğinden geçtiğini açıkça gösterir. Hz. Musa der ki: “Ya Rab! Sen kullarından ne zaman razı olursun? Onu bana bildir ki, ben de buradan dönünce kullarına bildireyim. Onlar senin razı olacağın duygu düşünce içinde yaşasınlar hayatlarını?”
Rabbimiz şöyle buyurur: “Yâ Musa! Sen kullarıma söyle; onlar benden ne zaman razı olurlarsa, ben de onlardan o zaman razı olurum!”
Artık tereddütsüz biliyoruz ki, biz Rabbimiz’in takdirinden ne kadar razı isek, Rabbimiz de bizden o kadar razıdır!