Ayakkabı Bot ve çizme Günlük ayakkabı Bot ayakkabı modelleri Çizme ayakkabı Terlik ayakkabı Sandalet Babet Spor ayakkabı Topuklu ayakkabı İç giyim Mayo Çorap Fantezi giyim İç çamaşır takımları Sütyen Gecelik Pijama takımı Gece elbisesi Plaj giyim Giyim Büyük beden Tesettür Etek Trenckot tarz eşofman takımları bayan Mont Gömlek Pantolon T-shirt Sweatshirt Kırmızı elbiseler Ceket Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası
Adana escort Ankara escort Bursa escort Antalya escort İzmir escort Mersin escort Samsun escort Gaziantep escort Eskişehir escort Bodrum escort Denizli escort Kayseri escort Konya escort Kuşadası escort Alanya escort İzmit escort Kocaeli escort Malatya escort Diyarbakır escort escort Beylikdüzü escort Ataköy escort Bakırköy escort Avcılar escort Şirinevler escort Bahçeşehir escort Merter escort Mahmutbey escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Küçükçekmece escort Başakşehir escort Halkalı escort Esenyurt escort Sarıyer escort Bahçelievler escort Yenibosna escort dubai escort girl krypton escort seks hikayeleri sex hikayeleri sex izle porno izle paply.org
İslam Ekonomisine göre ticaret ve sermaye kaynaklarının birleşmesi, yani para ve emeğin birleşmesi, her iki tarafında rıza göstermesi ile gerçekleşir. Burada para sahibi ile işi yürütecek şahıs önceden görüşerek ne kadar sermayeye ihtiyaç duyulacağı belirlenmekte ve parayı kullanmanın bedeli önceden anlaşılarak kâr üzerinden belirlenmektedir.
İlgili Haber:
İslam Ekonomisi Nedir? İslam’da Ekonomi Modeli..
Ancak, para sahibinin önceden ne kadar kazanç elde edeceği kesin değildir. Bu meblağ kurulan girişimin başarısına bağlıdır; eğer iş başarıya ulaşırsa satıştan elde edilen gelirden tüm masraflar çıkılır, kalan net kâr önceden belirlenen uzlaşmayla taraflar arasında bölünür.
Böylece, sermaye sahibi ödünç verdiği paraya göre bir pay değil de elde edilen kâra göre bir pay almaktadır. Kısacası, burada parayı kullanmanın süresi değil de, girişimcinin emeği ödünç verenin elde edeceği değeri yaratmaktadır.
Bu modelde borç veren kısmında bankaların olduğu varsayılırsa üretimi, ticareti veya diğer ekonomik sektörleri finanse eden İslâmî bankalar veya katılım bankaları bu prensibi esas alarak işlem yapmaktadır.
Katılım bankaları “gerek faiz hassasiyeti bulunan tasarruf sahiplerinin tasarruflarını, gerekse sistemin dışında atıl bulunan fonları ekonomiye kazandırarak” ekonomide önemli bir rol üstlenmektedirler.
Diğer taraftan depozitlere göre faiz İslâm’da yüksek olduğundan emanetçiler paraya göre mevduat faizi değil yoldaşlık antlaşmaları imzalayarak bankanın kâr veya zararına ortaklıklarını kabul etmiş olmaktadırlar. İslâm ülkelerinde bankacılık sistemleri kendi faaliyetlerini üç temel ilke üzerine inşa etmişlerdir:
Esasen hukuki anlam taşıyan bu kavramlar bankaların faaliyetlerinin düzenlenmesinde yasal ekonomik dayanak noktası olarak ele alınırlar. Tüm ekonomik aktivite İslâm hukuku ile düzenlendiğinden banka sistemi de bu hukuka tabii tutulur.
İslâmî banka faaliyetinde ana ilke olan mudaraba ile herhangi bir işin görülmesi veya projenin hazırlanması için, taraflardan biri para, diğeri emek harcayarak fikir ve faaliyetin birleşmesini, ortak bir çalışmanın veya ticaretin yürütülmesini sağlarlar.
Mudaraba basitçe emek ile sermayenin ortaklığı olarak tanımlanabilir. Daha geniş anlamda finans sermayesi ile sanayi sermayesinin kavuşması yoluyla ortak çalışmanın mümkün olmasını ifade eder.
Banka veya ortağı birlikte aldıkları kararla herhangi bir projenin kâr ve zararının nasıl paylaşılacağını önceden belirlerler. Mudaraba ortaklığı İslâm banka sisteminde en çok uygulanan prensiptir.
İslâmî bankacılık sisteminde ikinci önemli prensip müşarekedir. Müşareke basitçe sermaye ortaklığı anlamına gelmektedir. Aynı mali kuruluşların katkıları ile aynı veya farklı miktarlarda sermayeye sahip tarafların ortaklığıyla oluşan şirketleri kapsar.
Ayrıca müşareke prensibinde herhangi bir projenin uygulanmasında ortaklarla bankanın birlikte çalışması da mümkündür. Her iki taraf belli bir paya sahip olabilir. Bu durumda ortaklar bankanın malını taksitle satın almak imkânına sahip olur. Kâr, koyulmuş sermayeden ziyade, genel faydayı temel alarak yapılan anlaşmaya göre paylaşılır.
Murabaha klasik bir İslâm hukuku terimidir ve satın alınan bir malın üzerine emek koyularak bir başkasına satılmasını ifade eder. Komisyonla alınan mallar sermayesine ve hatta bundan daha da düşük bir fiyata satılabilir. Bankaya herhangi bir malın satın alınması yönünde sipariş veren ortaklar bu malı banka vasıtasıyla alır. Bu ortak, eğer banka aracılığıyla satın aldığı malı herhangi bir üçüncü tarafa satamazsa bu malı aracı bankaya geri satar. Banka bu malın üzerine emek ilave etmekle onu bir başkasına yeniden satabilir.
Burada ortakların aracılık-alım-geri satım işlemlerinden kaynaklanan maliyetler çok düşüktür çünkü İslâm bankalarında uygulanan işlemler sonucunda verilen borçlara göre çok düşük bir hizmet ücreti alınmaktadır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, İslam ekonomisi modeli hem mülk sahiplerinin, hem ihtiyacı olan yoksulların, hem de devletin sosyal giderlerinin ödenmesinde çıkarların ilişkilendirilmesini sistemleştiren ve genel olarak toplumu maddi ve manevi refaha götüren bir modeldir.