

İstanbul’da ‘Anadolu Yakası’nın oksijen kaynağı
İstanbul’da Anadolu yakasında oturuyorsanız ve fazla uzaklara gitmeden şehirle iç içe geçmiş bir doğaya kaçış noktası arıyorsanız Aydos Ormanları tam da aradığınız yer olabilir. Kartal ve Sultanbeyli ilçeleri arasında yer alan Aydos Ormanlarının pek çok girişi bulunuyor. Ancak bu girişlerden en çok tercih edileni gölet kenarında olanı.
Mersin’de Huzurlu ve Kafa Dinlenecek Bir Kasaba

Göl girişi yerine başka bir kapısından da giriş yaparsanız merak etmeyin tabela yönlendirmeleri ile aracınızla ya da yürüyerek buraya ulaşmanız mümkün. Ormanlık alanda yürüyüş, gölde ördekler eşliğinde deniz bisikleti keyfi, çocuklar ve çocuk kalmayı başaranlar için macera parkı ve gondol, piknik ve mangal Aydos’ta gerçekleştirebileceğiniz aktivitelerin başında geliyor.
Türkiye’de mutlaka görülmesi gereken 10 doğa harikası… Bayram tatili planlarınıza ekleyin

Bu arada kendi mangalınızı getirmezseniz de mangal ve kömürü içeriden temin edebiliyorsunuz. Aydos’ta özel işletmeler mevcut ancak giriş ücreti dışında herhangi bir ücret ödemeden orman içerisindeki tahta piknik masalarından herhangi birine de oturabilirsiniz. Aydos Ormanlarının tepesi tarihi değere sahip bir yapıyı da içinde barındırıyor. Bizans İmparatorluğu’ndan kalma en önemli yapılardan biri olan, etrafını kaplayan bitki örtüsünün temizlenmesi ve sekiz yıl süren restorasyon çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılan Aydos Kalesi’nin de bölgenin turizmine büyük katkı sağlayacağı öngörülüyor.
Dünyanın En Güzel Seyahat Edilebilecek Rotaları..

Dünyada ilk kez batıdan doğuya göçen insanların köyü
Misi Köyü İstanbul’a yakın olmasının yanında tarihiyle de dikkat çekiyor. 2 bin yıllık geçmişe sahip Misi Köyü, Bursa’da yer alıyor. Köyün keşfi milattan sonra 183 yılında, Alex ismindeki bir keşiş tarafından gerçekleşmiş. Köyün bilinen ilk adı ise ‘Mysia’. Aynı zamanda diğer tarihi bilgi de ünlü tarihçi Heredot’a dayanıyor. Heredot’a göre Trakya’dan Anadolu’ya geçen altı kavimden biri olan Mysiler burada ‘Misyalılar’ adıyla bir birlik kurmuşlar. Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Ağustos Ayında Sahilleri İle Ünlü Gidilebilecek 10 Kasaba

Kurulan bu birlik dünya tarihinde ilk kez batıdan doğuya geçen kavim olarak bilinmekte. Tarihi hakkında söylenecek daha çok şey olsa da biraz da Misi Köyü’nde gezilecek yerlerden bahsedelim. Misi Köyü’nde bir çocuk kütüphanesi bulunuyor. Kütüphane ufak yaş ve ilköğretim olarak ikiye ayrılmış. Giriş ise ücretsiz. Köyde bir de Etnografya Evi bulunuyor.

Karagöz Gölge Oyunu’nu günümüzde de yaşatmaya çalışıyorlar. İçeride yöresel kıyafetlerden köye has hediyelik eşyaya kadar birçok şey bulunuyor. Şüphesiz köyün en ilgi çekici yeri buram buram Osmanlı kokan sokakları… Burada birçok fotoğraf çekebilir ve yürüyüş yapabilirsiniz. Bu hafta sonu rotanıza burayı mutlaka ekleyin, ortalama harcayacağınız miktar 200 TL. Fotoğraf: İpek Evci / Hürriyet Seyahat Gezgini

Cennetten bir köşe
İstanbul’un içinde yeşile doyabileceğiniz bir diğer kaçış noktası Polonezköy. Beykoz’un bu şirin beldesinin adı, 1800’li yıllarda Osmanlıya sığınan ve buraya yerleşen Polonyalılardan geliyor. O dönemde adı Adampol iken bu isim Cumhuriyet’in ilanından sonra Polonezköy olarak değişiyor. Zamanla beldede bulunan Polonyalı nüfus azalsa da Polonezköy eşsiz güzelliğini korumayı başarıyor. Fotoğraf: Burcu Gürtürk / Hürriyet Seyahat Gezgini

Polonezköy’de yapılacaklar listenize öncelikle mis gibi doğa kokusunu içinize çekerek başlayabilirsiniz. Yürüyüş sevenler için Polonezköy Tabiat Parkı yürüyüş parkuru, at binmeyi sevenler için Cumhuriyet köyü yakınında binicilik tesisleri bulunuyor. Fotoğraf: Burcu Gürtürk / Hürriyet Seyahat Gezgini

Beldede ayrıca çok sayıda köy kahvaltısı hizmeti sunan işletme ve kendin pişir kendin ye konseptli tahta masalı piknik alanları da mevcut. Beldenin en çok ziyaretçi çeken tesislerinde biri de Polonezköy Hayvanat Bahçesi ve Doğal Yaşam Parkı. Ancak hayvanat bahçesi dendiğinde aklınıza gelen kafes içerisindeki canlıları burada unutun. Fotoğraf: Burcu Gürtürk / Hürriyet Seyahat Gezgini

Siz masanızda otururken leylekler, kazlar, ördekler yanınızda gezinebilir; bu sıcak yakınlaşmalar size bambaşka deneyimler yaşatabilir. Doğal Yaşam Parkı’nın içerisinde kuğuların yüzdüğü bir de doğal göl bulunuyor. İstanbullular için günübirlik gezilerin ya da kısa süreli konaklamaların adresi olan Polonezköy’de kuş sesleri eşliğinde cömert doğanın keyfini çıkarabilir; eğlenceli aktivitelerle hafta sonunuzu en yeşilinden renklendirebilirsiniz. Fotoğraf: Burcu Gürtürk / Hürriyet Seyahat Gezgini

Trakya’da bir balıkçı kasabası
Trakya doğal güzellikleri, lezzetli yemekleri ve sıcakkanlı insanlarıyla son dönemde İstanbul’dan uzaklaşmak isteyenlerin popüler rotalarından… Hem Marmara’ya hem de Karadeniz’e kıyısı olan bölgede birçok güzel köy ve kasaba bulunuyor. Bunlardan biri de yeşilin ve mavinin bütünleştiği balıkçı kasabası Kıyıköy. Üstelik İstanbul’a 2.5 saat uzaklıkta…

Kasabaya yaklaştıkça zümrüt yeşili orman etrafınızı sarar ve ufukta beliren turkuaz deniz tüm cazibesiyle sizi adeta kendine çağırır. Kıyıköy, Kazandere ve Pabuçdere’nin denize döküldüğü yerde, kayalıkların üzerine kurulu bir kasaba. Derelerle denizin birleştiği yerde oluşan kumsal yazın tatilcilerin gözdesi… Dalgakıran içindeki küçük balıkçı barınakları ve tekneleriyle yukarıdan bakıldığında Şile’yi anımsatıyor. Yeşillikler içinden süzülerek, denizle birleşen derelerin manzarası görenleri kendine hayran bırakıyor.

İstanbul Boğazı’nın sonu Karadeniz’in başlangıcı
Rumeli Feneri, İstanbul Boğazı’nda Sarıyer ilçesinde bulunuyor. Rumeli Feneri’nin yanında şirin bir de balıkçı köyü bulunuyor. Aynı zamanda İstanbul Boğazı’na Karadeniz’den ilk giriş noktası. Rumeli Feneri, 1855 yılında Kırım Savaşı esnasında Fransız ve İngiliz savaş gemilerinin İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e çıkmalarını kolaylaştırmak için yapılmış.

Hemen karşısında da Anadolu Feneri bulunuyor. Rumeli Feneri’ni gördükten sonra çevresinde bulunan Garipçe Köyü’nü ziyaret edebilirsiniz. Rumeli Feneri’nde Cenevizlilerden kalma, şuan bakımsız olan Rumeli Feneri Kalesi bulunuyor. Fenere çıkış olmasa da bölgenin eşsiz manzarası güzel fotoğraflar çekmek için size yetecektir.

Trekking, tırmanışı, kamp ve daha fazlası
Kocaeli’nin Gebze ilçesine bağlı Tavşanlı Köyü’nde yer alıyor bu doğal güzellik. İstanbul’a bir buçuk saat uzaklıkta… Yaklaşık iki kilometre uzunluğundaki kanyonun genişliği 40 ile 80 metre arasında değişiyor.

Etrafı kireçtaşı kayalarla çevrili bölgenin ortasından geçen Ballıkaya Deresi ve göletler görülmeye değer. Ayrıca burada iki tane de küçük şelale bulunuyor. Ballıkayalar’da trekking, kaya tırmanışı, kamp ve yapabilirsiniz. Stresli ve yoğun geçen yorucu bir haftayı burada doğanın içinde unutacağınız kesin.

Her mevsim güzel
Sapanca Marmara Bölgesi’nde doğal bir film platosu gibi… İstanbul’dan yola çıktığınızda iki saate yakın bir sürede buradasınız. Hem gölü hem de doğal güzellikleriyle her mevsim âşık olunacak cinsten.

Göl kıyısındaki bin bir çeşit bitki ve renk cümbüşü harika. Gezdikçe Bizans dönemi anıtları ve lahitleri çıkacak karşınıza. Her adım bir tarih…

Sapanca’ya gelmişken Sopeli Doğal Yaşam Köyü’ne mutlaka uğramalısınız. Burası göletleri, küçük alışveriş noktalarıyla büyük bir kompleks. Güzel bir kahvaltı için tercih edilebilir.

Yoğurduyla ünlü
İstanbul-Kandıra arası iki saat. Buranın tadını çıkarmak ve kafa dinlemek için sonbahar en ideal zaman olsa da şu sıralar da görülmeye değer. Yollar boylu boyuna orman. Kandıra yoğurdunun tadına baktıktan sonra rotayı Kerpe ve Kefken’e çevirin. Kerpe’nin en iyi balıkçılarından biri olan ‘Karagöz Restoran’da mutlaka balığın tadına bakın. Görülecekler listesine ise Pembe Kayalar’ı da ekleyin. Sultanahmet Camii ve Anadolu Hisarı için buradaki kayalar kullanılmış. Görüntüsü büyüleyici.

Tüm yorgunluğunuzu unutacaksınız
Hafta içi her gün sadece kadınlara özel plaj olarak hizmet vermekte olan Menekşe Plajı, hafta sonları karma plaj olarak hizmet veriyor. Serinlemek isteyen İstanbullular için temiz ve güvenli bir alan sunmakta…

Garipçe Menekşe Plajı 1990’ların favori plajları arasındadır. 3. Köprünün yakınlarında, sessiz ve temiz ortamı ile İstanbulluların gözde plajları arasında yer almakta. Plajın bazı kuralları da bulunuyor. Tesis alkolsüzdür ve dışarıdan alkol getirilmesi kesinlikle yasak. Kumsala cam şişe ve saklama kabı getirilmesi de yasak.

Şehrin içinde bir açık hava müzesi
Ankara’nın 100 yıl öncesinin köy hayatını Ankaralılara yaşatan Altınköy Açıkhava Müzesi, ziyaretçilerine unutamayacakları bir deneyim yaşatıyor. 1930’larda, 40’larda, 50’lerde Anadolu’nun bir köyünde ne varsa, Altındağ Belediyesi tarafından oluşturulan bu köyde de hepsi var. Karapürçek Beşikkaya’da bulunan Altındağ Belediyesi Altınköy Açıkhava Müzesi ‘Altınköy’ ismiyle biliniyor.

Camisi, okulu, bakkalı, köy evleri, yel ve su değirmeni, asma köprüsü, köy kahvesi ile masalsı bir atmosfere sahip. Yaşayan bir açık hava müzesi olan köyün özellikleri bunlarla da sınırlı değil. Bu köyde koyunlar, kuzular, inekler, atlar, eşekler, köpekler, kediler, kuşlar, geyikler, ceylanlar, arılar, horozlar, tavuklar da var.

Buğday tarlası, sebze, meyve tarlaları, meyve ağaçları, ahırlar, kümesler, at arabası gibi önemli detayların da unutulmadığı Altınköy’de harika manzaralı yürüyüş yolları ve dinlenme alanları köy kahvehaneleri ziyaretçilerine huzurlu bir ortam sağlıyor. 500 dönüm arazi üzerine kurulu Altınköy, şehrin göbeğinde ama adeta şehirden uzakta bir köy. Eski tarım aletleri, ev ve işte kullanılan pek çok alet ve eşya, Altınköy Açık Hava Müzesi’nde meraklıların ilgisine sunuluyor.