Ayakkabı Bot ve çizme Günlük ayakkabı Bot ayakkabı modelleri Çizme ayakkabı Terlik ayakkabı Sandalet Babet Spor ayakkabı Topuklu ayakkabı İç giyim Mayo Çorap Fantezi giyim İç çamaşır takımları Sütyen Gecelik Pijama takımı Gece elbisesi Plaj giyim Giyim Büyük beden Tesettür Etek Trenckot tarz eşofman takımları bayan Mont Gömlek Pantolon T-shirt Sweatshirt Kırmızı elbiseler Ceket Çanta Çanta aksesuarlar Bebek bakım çantası Spor çanta Okul çantası Laptop çantası Portföy çanta Bel çantası Postacı çantası El çantası Sırt çanta Bebek bakım çantası Omuz çantası
Adana escort Ankara escort Bursa escort Antalya escort İzmir escort Mersin escort Samsun escort Gaziantep escort Eskişehir escort Bodrum escort Denizli escort Kayseri escort Konya escort Kuşadası escort Alanya escort İzmit escort Kocaeli escort Malatya escort Diyarbakır escort escort Beylikdüzü escort Ataköy escort Bakırköy escort Avcılar escort Şirinevler escort Bahçeşehir escort Merter escort Mahmutbey escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Küçükçekmece escort Başakşehir escort Halkalı escort Esenyurt escort Sarıyer escort Bahçelievler escort Yenibosna escort dubai escort girl krypton escort seks hikayeleri sex hikayeleri sex izle porno izle paply.org
Ayrılık…
Ölüm acısının temel taşı.
Eski Türklerden beridir devam edegelen, gidenin arkasından su dökülmesi adeti, belki de bu acıyı birazcık olsun hafifletme, bir nebze olsun ruhlara su serpme adına yapıldı.
Gözyaşları karıştı o suya, hasretler, korkular ve özlemler… Oğlunun arkasından su döken anne, yüreğine serpiyordu belki o suyu. Ateşler içinde kalmış yüreğine…
“Su gibi gidip, su gibi gelesin.” arzusunda, “Gelesin de, gönlümü ferahlatasın!” duygusu, çok daha hakimdi sanki.
Ve Türkiye halkı olarak biz, ne de çok ayrıldık, değil mi… Köyden kente göç ettik. Hala da ediyoruz. Avrupa’ya göç ettik, gurbetçi olduk. Şimdi de okumaya gidiyoruz. Arkada hep birileri kalıyor. Arkamızdan su dökecek, yolumuzu gözleyecek birileri…
Şimdilerde, gittikçe daha az rastladığımız bir gelenek.
Gidenin arkasından su dökülmesi…
Uçurumun son dalına tutunmuş, bir kültür hazinemiz.
Yaşatmak için, paylaşmaya değmez mi?