Selefilik nedir? Selefilik mezhebi nedir? Selefilik nasıl Ortaya Çıktı?
Selefilik, sözlükte selef “önceki nesil”, selefiyye de “bu nesle mensup olanlar” anlamı taşır. Günümüzde sıkça konuşulan selefilik mezhebi hakkında detayları bu yazımızda sizlerle paylaştık. Peki, selefiyye (selefilik) nedir, ne zaman ortaya çıkmıştır, selefilik ile vahabbilik aynı şeyler mi? İşte ayrıntılar.

Selefilik nedir?
Sıkça konuşulan selefilik mezhebi hakkında çokça şeyler söylenmektedir. ‘Cübbeli Ahmet’ olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün, selefi derneklerin silahlandığını iddia etmesi sonrası ‘selefilik nedir, ne vakit ortaya çıkmıştır?’ soruları merak konusu oluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ilmihalden edindiğimiz bilgilere nazaran selefilik mezhebi hakkında ayrıntıları sizlere sunuyoruz. İşte detaylar.
Selefilik ne demek?
Sözlükte selef “önceki nesil”, selefiyye de “bu nesle mensup olanlar” manası taşır. İslâmî literatürde Selef birinci periyotlara mensup alımlar ve geçmiş İslâm büyükleri manasında, Selefiyye terimi ise iman asıllarıyla ilgili bahislerde birinci devir alımlarını izleyerek âyet ve hadislerdeki sözlerin zâhiri ile yetinip bunları motamot kabul eden, teşbih ve tecsîme düşmeyen (Allah’ı yaratıklara benzetmeye ve cisim gibi düşünmeye yeltenmeyen), bunları öbür bir manaya çekme (te’vil) yoluna gitmeyen Ehl-i sünnet topluluğunu belirtmek için kullanılır.
Allah’ın zâtî, fiilî ve haberî sıfatlarının hepsini te’vilsiz, nasılsa öyle kabul ettiği için Selefiyye’ye “Sıfâtiyye” de denilmiştir.
Selefilik mezhebi nedir?
Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ortaya çıkıncaya kadar, Sünnî müslüman etrafta hâkim olan inanç, Selef inancıdır.
Ezan duası nedir? Ezan Duası Okunuşu ve Fazileti
İlk periyot (mütekaddimûn) Selefiyye anlayışının en besbelli özelliği akaid alanında akla rol vermemek, âyet ve hadisle yetinmek, mânası apaçık olmayan, bu sebeple de öbür mânalara gelme ihtimali bulunan âyet ve hadisleri yorumlamadan, bunları bilmeyi Allah’a havale etmektir. Selefiyye’nin müteşâbihler konusundaki görüşüne şunlar örnek gösterilebilir: “Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir” (el-Feth 48/10) âyetini Selefiyye şöyle kıymetlendirir:
“Yüce Allah âyette elinin(yed) varlığını bildirmektedir. Allah’ın elinin olduğuna inanırız, fakat bu elden kastedilen mânayı Allah’a havale ederiz, bunu ancak Allah bilir, der, mahiyeti üzerinde düşünmeyiz. Başka bir mânaya yorumlamadığımız gibi, onu yaratıkların eline de benzetmez, Allah’ın kendine has bir sıfatı olarak kabul ederiz. Bu konuda soru sormaktan da kaçınırız”.
İmam Mâlik’e (ö. 179/795) “Allah Teâlâ Kur’an’da rahmân arşa istivâ etti (Tâhâ 20/5) buyuruyor. Nasıl istivâ etti?” diye sorulmuş o da şu cevabı vermiştir: “İstivâ bilinen bir şeydir (âyetle sabittir). Nasıllığı akılla kavranamaz. Allah’ın arşa istivâ ettiğine inanmak farzdır. Mahiyeti hakkında soru sormak da bid‘attır”.
Selefiyye, müteşâbih âyet ve hadisleri aklın ışığında yorumlayan kelâmcılarla filozofları da, keşf ve ilhamın ışığında yorumlayan sûfîleri de ağır biçimde eleştirmiş, onları bid‘atçı ve sapık olmakla suçlamıştır. Hicrî VIII. asırdan önce yaşamış olan Selef bilginleri akıl karşısında kesin tavır takınıp, nakli tek hâkim kabul ederken, sonraki Selef bilginleri akıl karşısındaki tutumlarını gözden geçirmişler, inanç konularında az da olsa akla yer vermişlerdir.
Bu dönemin en önemli ismi sayılan İbn Teymiyye (ö. 728/1328) sağlam olduğu bilinen nakil ile aklıselimin asla çelişmeyeceğini, dolayısıyla te’vile de gerek kalmayacağını ısrarla savunmuştur. Ona nazaran akılla nakil çelişirse ya nakil sahih değildir yahut akıl sağlıklı bir muhakeme yapamamaktadır. Selef’in akılcılığı hiçbir vakit kelâm ve ideolojideki akılcılık üzere olmamış, nasların müsaadesi ile hudutlu bir çerçevede kalmıştır. Sonraki periyodun en meşhur Selef âlimleri (müteahhirîn-i Selefiyye) ortasında İbn Teymiyye, İbn Kayyim el-Cevziyye (ö. 751/1350), İbnü’l-Vezîr (ö. 840/1436), Şevkânî (ö. 1250/1834) ve Mahmûd Şükrî el-Âlûsî (ö. 1342/1924) sayılabilir.
Selefiyye günümüze kadar az çok taraftar bulmuştur. Genellikle fıkıhta Hanbelî olanlar akaidde Selefî’dirler. Hadisle ilgilenen bilginler de çoğunlukla Selef inancını benimsemişlerdir. Günümüzde dünya müslümanlarının % 12’si Selefî’dirler. En ağır oldukları ülkeler Suudi Arabistan, Küveyt ve Körfez ülkeleridir.