Dolar 27,4483
Euro 28,8471
Altın 1.617,84
BİST 8.486,96
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Sal 23°C
Çar 24°C
Per 23°C
Cum 24°C

Şeytana Tapmayın ve Bana Kulluk Edin..

Günümüz toplumlarının içinde bulundukları durumu ve gereken uyarıyı 1400 yıl evvel Kuran’ı Kerim Yasin mühleti 60-61. ayetleriyle yapıyor. Pekala Yasin müddeti 60-61. ayetler ne anlatıyor?

Şeytana Tapmayın ve Bana Kulluk Edin..
Ağustos 24, 2023 12:04 pm
17

Günümüz toplumlarının içinde bulundukları durumu ve gereken uyarıyı 1400 yıl evvel Kuran’ı Kerim Yasin mühleti 60-61. ayetleriyle yapıyor. Pekala Yasin müddeti 60-61. ayetler ne anlatıyor?

Hüdâyî Hazretleri buyurur:

Kimisi bulduğun kapar,
Kimi gerçek yoldan sapar,
Nefsi hevâsına tapar,
Nicʼolur bizim hâlimiz?!.

Bugün toplumlar, lisanlarıyla ikrâr etmeseler de, hâl ve davranışları prestijiyle, dünyaya, fânîlere, nefse ve şeytana kul-köle olan birçok gâfillerle dolu…

Hâlbuki, zerrelerin dahî hesabının verileceği kıyâmet gününde Cenâb-ı Hak soracak:

“Ey Âdemoğulları! Size; «Şeytana tapmayın!» diye emretmedim mi? «Ve Bana kulluk ediniz, doğru yol budur!» demedim mi?” (Yâsîn, 60-61)

Sâmi Efendi Hazretleri, bu âyet-i kerîmeleri zikrettikten sonra şöyle buyuruyor:

“Herkes, Cenâb-ı Hakk’ın kulu değildir, mahlûkudur. Kul olan; Cenâb-ı Hakk’ın ilâhî emirlerini kâmilen îfâ eder, yasaklarından külliyen sakınır. İşte kul budur. Yoksa gaflet ile vakit geçirerek ibadet ve tâate ehemmiyet vermeyen kimseler, kul olamaz.

Bazıları da süs ve ziynete, paraya, mala muhabbet eder, paranın kuludur.”[2]

Şunu hiçbir vakit unutmamak îcâb eder ki, tevhîd akîdesinin iştirake tahammülü yoktur. Yani Allah Teâlâ, kulunun kendisinden diğerine kulluk etmesine aslâ râzı olmaz. Hâlbuki insanoğlunun Rabbini bırakıp da en çok kulluk ettiği bâtıl ilâh, kendi nefsidir. Yani Allâhʼın buyruğunu îfâya mânî olan keyfî kararlarıdır. İslâmʼın kararlarına karşıt düşen “bana göre”leri ve “bence”leridir. Kulluk görevlerini, yalnızca Allâhʼın buyruğu olduğu için değil de, fânîlerin gözüne girmek yahut onların gözünden düşmemek üzere, nefsânî beklentilerle bulanık olarak îfâ etmesidir.

Bundan dolayıdır ki âyet-i kerîmede buyruluyor:

“(Ey Peygamber!) Hevâ ve hevesini ilâh edineni gördün mü? Şimdi Sen mi ona vekil olacaksın?!” (el-Furkân, 43)

İlginizi Çekebilir   Namazı Huşu ile nasıl kılabilirim?

Hadîs-i şerîfte de:

“Yeryüzünde tapılan sahte ilâhlardan Allâhʼın en çok buğz ettiği şey, peşine düşülen hevâ ve hevestir.” buyruluyor. (Heysemî, I, 188)

Demek ki Hakkʼa kulluğun önündeki en büyük mahzur, kişinin kendi nefsine kul-köle olmasıdır. Hâlbuki Zünnûn-ı Mısrî Hazretleriʼnin buyurduğu üzere;

“Allâh’ın dostu olup nefsin hasmı olmak gerekir; nefsin dostu olup Allâh’ın hasmı olmak değil!..”

Dolayısıyla günümüzde esir âzâd etmenin ecrine nâil olmak isteyen biri, evvelâ kendi nefsinin esâretinden kurtulmalıdır. Sonra da kendini toplumdan mesʼûl görerek, nefse ve şeytana esir olmuş, aklını ve kalbini bâtıl cereyanlara kaptırmış, zamâne şerlerinin müptelâsı ve dünyanın kulu-kölesi olmuş kimseleri âzâd edebilme gayesiyle, bildiri ve irşad hizmetlerine koşmalıdır.

Diğer taraftan, son derece yüksek bir fazîlet olan köle âzâd etmek, bir insanı dünyevî bakımdan rahata kavuşturmaktır. Hâlbuki bir gönlün bâtıldan kurtulup îman ve irfân ile ihyâ olmasına, nahoş hâl ve davranışlardan kurtulup takvâ ile kemâle ermesine vesîle olmak, onun ebedî hayatını kurtarmak demektir.

Kurʼân-ı Kerîmʼde beyân edildiği üzere, bir insanın maddî hayatını kurtarmak, bütün insanlığı kurtarmak üzere büyük bir ecir kazandırırsa,[3] bir gönlü ihyâ ederek onun ebedî kurtuluşuna vesîle olmaya, Cenâb-ı Hak, kim bilir ne büyük mükâfatlar ihsân eder…

Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-ʼı Hayberʼe gönderirken ona;

“Allâhʼa yemin ederim ki, Cenâb-ı Hakkʼın senin vâsıtanla bir tek kişiyi hidâyete erdirmesi, (en kıymetli dünya nîmeti sayılan) kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır.” buyurmuştur. (Buhârî, Ashâbuʼn-Nebî, 9; Cihâd, 143)

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.